4/29/2015


"En İyi Erkek Oyuncu" Oscar'ını almasının yanında, izleyen herkesin başrol oyuncusu Eddie Redmayne'i öve öve bitiremediği film "Her Şeyin Teorisi"ni sonunda izleyebildim.

Film dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking'in hayatından kesitler sunuyor. Hawking'in hikayesi eğitim gördüğü Cambridge Üniversitesi'nde başlıyor ve günümüze kadar geliyor.

Bir fizikçinin hikayesini anlatıyorsa biraz sıkıcı olabilir mi diye sakın düşünmeyin çünkü filmin en az üzerinde durduğu kısım bu...Hikaye daha çok Hawking'in hastalığı ve ilişkisi üzerinde duruyor.

Öğrenciyken tanışan ve birlikte olmaya başlayan Jane ve Stephen, bir süre sonra Hawking'in yakalandığı ALS hastalığı ile tanışırlar. 


Beyinde meydana gelen bir bozukluğun neden olduğu bu hastalık maalesef tedavisi de olmayan bir hastalık. Hastalığın ilk evrelerinde ufak kas zayıflamaları ve reflekslerde zayıflama oluyor. Ancak sonraları tüm vücuttaki sinirlerin beyin ile bağlantısı kesilmeye başlıyor ve kişinin hareket kabiliyeti neredeyse sıfıra iniyor. 



Hastalık teşhisi konduktan sonra ilişkilerini bitirmeye karar verse de, Stephen, Jane'in onun yanında olma isteğine karşı koyamıyor ve bu süreci birlikte atlatmaya karar veriyorlar. Evlenip mini mini, bakla sofa evlerinde yaşamaya başlıyorlar.

Fiziksel kapasitesi her geçen gün azalan Stephen, bilimsel çalışmalarına biran olsun ara vermiyor ve bu arada doktora tezini veriyor. Tezinde yer alan "kara delik" konusu bilimsel çevrelerin dikkatini çekiyor ve Hawking bu konuda çalışmalarına başlıyor. Ve sonrasında ilk kitabını çıkartıyor: "Her Şeyin Teorisi"

Kitap uluslararası bir başarıya imza atıyor ve Hawking ismini tüm dünyaya tanıtıyor. 

Tüm bunlar olurken Hawking kaslarını kullanma yetisi tamamen kaybediyor ve tekerli sandalyeye mahkum bir duruma geliyor. Konuşma yeteneğini de kaybettiği için insanlarla diyaloğunu tek parmağını kullandığı bir bilgisayar vasıtasıyla kuruyor.



İşte bu bilgisayar yardımıyla, pek çoğumuza Stephen Hawking adını tanıtan ve bilim dünyasında çığır açan teoremlerle dolu "Zamanın Kısa Tarihi" kitabı ortaya çıkıyor.

Bilim dünyasında bu derece önemli bir isim olurken Hawking, kendisine son derece vefalı ve sevgi dolu davranan eşine karşı kendini suçlamaya başlıyor.
Kendisi bu duygunun altında ezilirken, evliliklerinde de tehlike çanları çalmaya başlıyor.


Kimileri tarafından Hanwking'in hayatına dair bazı gerçeklerin çarpıtıldığı söylense de, filmle ilgili en güzel yanıtı bizzat Hawking'in kendisi vermiş.
"Bazı sahnelerde ben mi oynuyorum Redmayne mi anlayamadım" diyerek özellikle ünlü oyuncuya beğenisi dile getiren Hawking filmi keyifle izlediğini de belirtmiş.

Redmayne'in muhteşem oyunculuğu ile geçen yıl Oscar aldığı filmin yönetmne koltuğunda James Marsch oturuyor. Diğer rollerde ise Felicity Jones, Tim Prior, Harry Lloyd ve David Thewlis yer alıyor.

Böylesine zor bir hayat yaşayıp, bilim tarihinin en büyük keşiflerinden birini yapan bu ismin ilginç hayatını merak ediyorsanız "Her Şeyin Teorisi" sizi bekliyor.





3/11/2015


- L'oreal Revitalift  Magic Blur Serisi
Bu iki ürün L'oreal tarafından denemem için gönderilmişti. (Ayrıntılar için tık tık)Kremi kısa zamanda bitirdim. Makyaj bazı olarak kullandığım Anında Cilt Pürüzsüzleştirici kremi ise hala kullanmaya devam ediyorum.

Ürün yorumlarıma gelirsek özellikle cilt pürüzsüzleştirici kremi ben çok sevdim. Gerçek  anlamda cildinizde bir eşitlik ve pürüzsüzlük sağlıyor. Sonrasında uyguladığınız fondöten ya da pudra da bu farkı çok iyi anlıyorsunuz. Yağlı cilde sahip olmama rağmen herhangi bir sivilcelenme vs. de yapmadı cildimde. 

Uygun fiyatlı, makyaj bazı olarak da kullanabileceği bir krem arayanlar deneyebilir.

- Palmolive Body Butter Çilek Rüyası
Palmolive'in duş jellerini sevmeyen yoktur herhalde, her biri birbirinden nefis kokuyor. Serinin bana göre en güzeli kahve kokulu olanı ama çikolatalı, karamelli ve benim bitirdiğim çilekli de gerçekten çok güzel. Kokusu uzun süre ciltte kalıyor, nemlendirmesi güzel. 
Bu enfes kokulu jelleri mutlaka denemelisiniz.

- Rexona Deodorant
Günlük kullanım için tercih edilebilecek, fresh kokuya sahip bir deodorant. Severek kullandım, tekrar alacağım ürünlerden.

- Rexona Roll-on
Deodorantı gibi Rexona'nın roll-on ürününü de beğendim. Dayanıklılığı uzun süren, hafif kokulu ve giyside iz bırakmayan bir roll-on arayışındaysanız Rexona'yı deneyin derim.


- Pantene Nem Terapisi Saç Kremi &  Pantene Kepeğe Karşı Etkili Şampuan
Pantene eskiden beri severek kullandığım bir markadır. Benim gibi kuru ve yıpranmış saçlarınız varsa tercih edebileceğiniz markalardan da biridir. Saçı yumuşatan ve nem verem bir yapısı var. Yumuşak saç seviyorsanız ya da saçlarınızın neme ihtiyacı varsa Pantene'in uygun serilerine göz atabilirsiniz.

- Creightons Argan Smooth Saç Kremi
Bu saç kremini yurt dışında yaşayan arkadaşım getirmişti. İçindeki argan yağının etkisiyle mi bilmem ama saçlarımı yumuşacık yaptı. Hatta sadece yumuşak yapmakla kalmadı kabarmasını da engelledi. Oldukça etkili bir krem anlayacağınız ama tek eksiği ülkemizde satılmaması. 

Belki yakında Watsons ya da Gratislerde bulabiliriz bu markayı belli mi olur???

12/15/2014


Sinema dünyasının Oscar'la birlikte en önemli ödülü sayılan Cannes Film Festivali'nde "En İyi Film" ödülünü aldığından beri çok şey yazıldı çizildi "Kış Uykusu" hakkında...Kimi son derece etkileyici ve yönetmenin en iyi filmi olarak nitelendirirken, kimi fazla sanatsal buldu bu filmi...

Her şeyden önce sinemayla az ya da çok ilgilenen herkes bilir ki, Nuri Bilge Ceylan filmleri kolay filmler değildir. Düşündürür, sorgulatır, izleyenden katılım bekler. Klasik Hollywood filmleri gibi, koltuğunuza gömülüp 90 dakika sonra unuttuğunuz hikayeler yoktur onun filmografisinde. 

Belki Anadolu'nun hepimize az biraz yüklediği o misyonu sürdürür Ceylan; yalnız, kendi başına bırakılan, bu muhteşem ve aynı zamanda çaresiz toprakların kaderini paylaşır. Hemen her filminde hissedilen o yalnızlık duygusu aslında bir nevi yansıtmadır.
"Kış Uykusu" da kocaman bir yalnızlıkla açılıyor, kocaman bir yalnızlıkla sonlanıyor. 
Emekli oyuncu Aydın'ın hikayesi merkezinde büyüyen ve çevresindeki herkesi bir kara delik gibi içine alan o koca yalnızlık...

Kapadokya'da aileden miras oteli kız kardeşi Necla ve genç karısı Nihal'le işletirken, bu küçük ailenin tabiata ve kendilerine karşı verdikleri o yoğun mücadeleye tanık oluruz.

Hayatları boyunca hep "bir şeyler yapmaya, var etmeye" alışmış insanların bu huylarından vazgeçememesi gibi Aydın da her gün dünyaya yeni bir şeyler katma gayreti içindedir. Bunun için kitaplar okur, araştırmalar yapar, yerel bir gazeteye sosyal içerikli yazılar yazar.

Karısı Nihal de, yıllarıdır kocasının gölgesinde kalan kimliğini, çevrede ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmeye çalışarak kanıtlamaya çalışır. Bunun için çevredeki nüfuzlu insanları yardım kampanyalarına dahil eder, toplantılar düzenler, kendince "işe yaramaya" çalışır bir anlamda...

Bir de Aydın'ın eşinden ayrılmış, hep onu hem İstanbul'ı terk edip Kapadokya'ya yerleşmiş ama her anında bunun pişmanlığını yaşayan -ve yaşatan kız kardeşi Necla var.

İçinde giriştiği sorgulamaların, giderek kendini suçlamalara dönüşmesi Necla'yı mutsuz, huysuz ve agresif bir kadın haline getirir. Bu öyle bir öfkedir ki, Aydın'la keyif alarak yaptıkları entelektüel tartışmaları zamanla karşılıklı suçlamalara dönüştürecek kadar. Birbirlerine yönelttikleri kişisel suçlamalar aslında her birinin içinde yıllardır biriken, söylenmemiş sözlerdir.

Çünkü insan için en kolayı, hataları, mutsuzlukları için başkalarını suçlamaktır. Onlar da bu düşüncenin iç rahatlatan kolaycılığını tercih ederler. Gün be gün birbirlerinden uzaklaşırlarken, bunun, yalnızlıklarını kat be kat arttırdığının farkına bile varmadan...
Çehov'un hikayelerinden esinlenilmiş filmde, uzun uzun bu sorgulamaları izliyoruz. Karşılıklı konuşmalar öylesine etkileyici ve düşündürücü ki, kimi zaman bazı sahneler hiç bitmesin istiyorsunuz.

Aydın ve Necla'nın o küçük sarı ışıklı odada, kitapların gölgesinde yaptıkları tartışmalar bana göre filmin en lezzetli sahneleri. İki dev oyuncu Haluk Bilginer ve Demet Akbağ için bu sahnelerde iyi oynuyor dersek yanlış demiş oluruz çünkü oynamıyor adeta yaşıyorlar. 

İki farklı toplumsal sınıfın cahil ama gururlu tarafını canlandıran Nejat İşler ve Serhat Kılıç ise, Kapadokya'nın kurak topraklarında var olmaya, ayakta kalmaya çalışan yerliler olarak muhteşem bir portre çiziyorlar. Özellikle Nejat İşler filmde gözüktüğü süre boyunca sadece bakışlarıyla bile, çaresiz bırakılmış bir insanın nefretini çok güzel anlatıyor beyaz perdede...

Hepsi ortalamanın üzerinde performans çizen oyunculuklar arasında, beni en az etkileyenin Melisa Sözen olduğunu belirtmeliyim. Hüzünlü yüzü evet Nihal'i canlandırmada büyük yardımcı ama oyunculuğunda akmayan bir yön olduğunu düşünüyorum. Kim bilir, belki de bunun sebebi böylesine büyük oyuncular arasında "iyi"nin bile "vasat" haline gelmesidir.
Nuri Bilge Ceylan filmlerini seviyorsanız bu filmi zaten çoktan izlemiş olmalısınız. Eğer daha önce Ceylan'la tanışmadıysanız "Kış Uykusu" bunun için harika bir fırsat çünkü nasıl geçtiğini anlamayacağınız 186 dakikalık bir başyapıt sizleri bekliyor olacak...


12/02/2014


Yönetmen ve senarist koltuğunda Wayne Kramer'ın oturduğu "Crossing Over" Amerikan rüyasını konu alan bir dram filmi.

Yeni Dünya'da yaşama şansı veren "Yeşil Kart" peşinde kaybolan, yıkılan hayatları izliyoruz bir bir...Ön planda yer alan bu eleştirilerin arkasında ise mükemmel yaşamların sunulduğu kocaman bir Amerika Birleşik Devletleri var.


Film, tıpkı "Crush" gibi pek çok birbirinden bağımsız gözüken hikayeden oluşuyor. Bu hikayelerin tek ortak noktası ise yeni bir yaşama başlamak için seçtikleri yer!
Kimisi bir süredir orada yaşayan ama vatandaşlık için bekleyenler, kimisi sıfırdan bu ülkeye gelip, yerleşmeye çalışanlar...


Kramer, hikayelerin birinde konu edilen Müslüman aileyi işlerken, adeta şöyle diyor
"Hey yabancı, sanma ki buraya yerleşince tüm sıkıntıların bitecek! Burada koskoca bir ön yargı duvarı seni bekliyor."

Özellikle 9/11 saldırılarından sonra Müslümanlara yönelik baskı ve psikolojik şiddet çok iyi yansıtılmış. Sınıfında bu saldırıyla ilgili fikirlerini paylaşan küçük Mireya'nın evi, bir akşam aniden FBI ajanlarıyla kuşatılabiliyor. Didik didik aranan odalar, bilgisayarlar, defterler ve tüm bunların satır aralarında kendilerine karşı bir tehdit arayan koca bir devlet. Tüm bunların karşısında bireyin ne kadar hükmü olabilir ki?


Tüm bunlardan payını alanlar arasında sınırı geçmek için akla hayale gelmeyen yollar bulan Meksikalılar, Ortadoğulular, Uzakdoğulular var. Ama sanmayın ki Amerika sadece üçüncü dünya ülkeleri için cazip.

Tersine, uygar ülkeler arasında sayabileceğimiz Avustralya bile "Amerikan Rüyası" karşısında yeterince ikna edici değil! Çünkü hikayelerden biri de sadece oturma izni alabilmek için, göçmen bürosundan bir yetkiliyle ilişki yaşayan güzel Claire'e ait...

Evet, Amerika özgürlükler ülkesi ama kim demiş adil diye??


Bir rüyanın iyi kötü tüm yönleriyle anlatıldığı, yürek burkan bir film "Crossing Over"
Özellikle dram yönü ağır bastığı için, izleyeni duygusal yönden etki altına alması kaçınılmaz.

Tabii buna, kadrodaki Harrison Ford, Ashley Judd, Ray Liotta gibi ağır topları da eklersek, filmin sinemaseverler için iyi bir seyirlik olduğunu düşünebiliriz.


IMDB puanı 6,8 olan "Crossing Over" Amerikan rüyasının görünmeyen yüzünü merak eden herkesi ekranlara bekliyor.


Her anne için hijyen en önemli noktadır.. Hele bir de çalışan bir anne iseniz durum daha zordur sizin için. Hem evinizin düzeninden, temizliğinden sorumlusunuzdur, hem de aile fertlerinin her türlü ihtiyaçlarını karşılamaktan.

“Bingo Lacivert Güç” ürünleri Türk kadınının “Şartlı Şurtlu” temizlik geleneğine ve özellikle annelerin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmış. Biz Türk kadınlarının diline pelesenk olan “şartlı şurtlu” temizlik nedir? Diye sorarsanız; mutfakta kullanılan ürünün banyoda, banyoda kullanılan ürünün mutfakta kullanılmaması demektir.


Türk kadınını en iyi anlayan marka Bingo’dan, mutfağa ayrı banyoya ayrı temizlik anlayışı!

Bingo Lacivert Güç ailesinin üyeleri Bingo Çamaşır Suyu’muzun yanı sıra Krem Temizleyici ve Sprey Temizleyiciler; mutfakta yağı, banyoda kireci söken özel formülleri ile “Şartlı Şurtlu” temizlikten ödün vermeyen titiz Türk kadınlarının en büyük yardımcısı Bingo Lacivert Güç Serisi’nde yer alan ürünleri tek tek denedim ve aşağıda yorumlarımı sizinle paylaşıyorum. 

Bingo Ultra Çamaşır Suyu, ultra yoğun kıvamı sayesinde yüzeylere daha uzun süre tutunuyor, kullanıldığı yüzeyde mikropları öldürüyor ve beyazlık sağlıyor. İçinize sinen bir ortamda ailecek huzurlu günler size kalıyor.


Temizlik Kadar, Küçük Çocukların Güvenliği de Önemli!

Bingo  Ultra Çamaşır Suyu, Mutfak için özel geliştirilen yağ çözücü formülü ile tüm lekeler anında, kolayca  silinebiliyor. Banyo için özel geliştirilen kireç çözücü formülü ile hijyenik temizlik sağlıyor. Güvenli kapak teknolojisi ile çocukları da tehlikeden  koruyor. Eve küçük çocuğunuz varsa bu koruma formülü sizin için çok önemli olmalı. Bingo, genzi yakmayan, kokusuyla rahatsızlık vermeyen özel formülü ile temizlik sırasında rahatsızlık vermiyor ve solunumu zorlaştırmıyor Krem Temizleyicilerle her yer parlasın!

Yeni temizlik için size gereken sadece Bingo Lacivert ürünleri ve de bir bez. Bingo Krem Temizleyici, yüksek temizleme performansı ve kolay durulanma özelliği ile dip köşe tüm yüzeylerde etkili oluyor. Mutfak için özel limon kokulu yağ çözücü formülü; banyo için özel amonyaklı kireç çözücü formülü ile ovmadan kolayca durulanıyor. 

Bingo Sprey İle Temizlik Çok daha Kolay!

Banyo için ayrı, mutfak için ayrı olarak üretilen Bingo Sprey Temizleyicilere bayıldım. Nedeni ise çok daha düşük eforla, pratik temizlik sağlaması. Denediğim her bölgede çok yüksek performans gösterdi ve her yer mis gibi oldu. 

Banyonun en problemli yerleri; sabun artığı, banyo giderlerinde oluşan kireçlenmelerdir.  Bingo sprey Banyo lavabo, klozet, musluk, duş kabini ve derz aralarında rahatlıkla kullanılabiliyor ve çok kısa sürede gerçek temizliği sağlıyor.
Mutfaktaki titizliğim tüm ailece bilinir:) Mutfakta zaman geçirmeyi seven birisi olarak yemek yapmak kadar temizliğine de çok zaman ayırıyordum. Bingo Lacivert Güç ailesi ile tanışınca mutfakta geçirdiğim  zamanı sadece lezzetli yemekler yapmaya harcıyorum.
Yağsız ve mis gibi kokan mutfaklar için ise Bingo Sprey Mutfak; tezgahta, ocakta, fırında ve mutfak dolaplarında aranılan hijyen ve temizliği sağlarken, aspiratör araları gibi ulaşılması güç yerlerdeki yağları da kolayca çözüyor, dip, köşe tüm yüzeylerde etkili oluyor.

Çalışan kadınlara, ev hanımlarına hatta bekar beylere önerim Bingo Lacivert Güç ürünler ile az eforla maksimum temizlik sağlaması. Temizlikten kalan zaman ise ailenize, sevdiklerinize, eşinize kalsın.

Bingo Lacivert Güç ailesi nerelerde satışta?
Ulusal ve Yerel Zincir (Migros, Carrefour, Kipa, Çağrı, Mopaş, Hatipoğlu vb. gibi) marketlerinden ve daha küçük perakende satış noktalarından satın alınabiliyor.
Daha fazla bilgi ve Bingo’nun birbirinden güzel diğer ürünlerine de göz atmak için aşağıdaki adreslere bakabilirsiniz.

http://www.bingo.com.tr/
https://www.facebook.com/bingoturkiye
https://twitter.com/BingoTurkiye

İçerik: http://banunundunyasi.com/

Bir boomads advertorial içeriğidir.

11/15/2014


Keyifle başlanmış bir kano gezisi, aniden nasıl bir hayatta kalma mücadelesine dönüşür? Kanada yapımı "Surviving Crooked Lake" düşük bütçesi ve ortalama oyuncularına rağmen izleyicinin ilgisini son ana değin yüksek tutmayı başarıyor.


Doğa harikası Kanada'nın Crooked gölüne planlanan ufak bir gezintiyle açılıyor film. Tatlı kızlarımız Candice, Morgan, Steph ve Alysha için güzel bir kaçamak olacaktır bu doğa gezisi. Gözlerden uzak bu yerde, kendilerine rehberlik etmesi için yanlarına Alysha'nın yakışıklı abisi Jonah'ı almayı da ihmal etmezler.


Gayet keyifli ve sakin başlayan gezi, grubumuzun bir adaya çıkmasıyla farklı bir hal almaya başlar. Jonah ile Candice arasında oluşan yakınlık, kızların, en başta da Jonah'ın kız kardeşi Alysha'nın dikkatini çeker. Grubun diğer elemanlarının tepkisinden çekinen Candice ile Jonah arasında bir tartışma başlar.


Bu tartışma esnasında Jonah kötü bir kaza geçirir ve vücudunda ölümcül bir yara açılır. En yakın yerleşim birimine kilometrelerce uzakta olduklarından yardım almaları da mümkün değildir. Kanaması artan Jonah bir süre sonra hayatını kaybeder. 

Bu büyük şoku atlatmaya çalışan kızlar dönebilmek için artık tek başlarına olduklarının farkına varırlar. Ellerinde ne yiyecek, ne telefon ne de onlara yardımcı olacak aletleri vardır. Paramparça olmuş bir harita ve kanoları, medeniyete ulaşmaları için artık tek yardımcılarıdır.


Yönlerini belirledikten sonra uzun yolculuklarına çıkmaya hazırlanan kızları, başka bir sorun daha beklemektedir. Alysha, kardeşi Jonah'ın cesedini adada bırakmak istemez, onu da yanlarında götürmeleri gerektiğini söyler. 

Başta buna karşı çıksalar da, Alysha'nın ısrarlarına dayanamayarak Jonah'ı da kanolarıyla taşımaya karar verirler. Ancak bu, yolculuklarını daha da zora sokacaktır.


Ufak bir bütçeyle çekilmiş olduğu her sahnesinden anlaşılabilecek filmin senaryosu da içinde kimi zaman tutarsızlıklar barındırıyor. Ancak tıpkı "Açık Deniz" serisinde olduğu gibi, hazırlıksız bir durumda başınıza neler gelebileceğini tahmin bile edemeyebilirsiniz. Burada da anlatılmak istenen, ne olursa olsun hayatta kalma içgüdüsünün her şeyin önünde olduğu...Bir an olsun mücadeleden vazgeçmeyen kızların öyküsünün nasıl sonlandığını izleyenler olarak biz de çok merak ediyoruz. Film bir anlamda amacına ulaşıyor, izleyicinin empati duygusunu sonuna dek kullanmasını sağlıyor. Bu şekilde de 98 dakika süren bu hikayeyi sıkıcı hale getirmemeyi başarıyor.

3 ismin yönettiği filmde (Sasha Drews, Ezra Krybus ve Matthew Miller) başrollerde genç oyuncular Alysha Aubin, Candice Mausner, Morgan McCan, Stephanie Richardson ve Guy Yarkoni yer alıyor.

IMDB puanı oldukça düşük olsa da (5.0) "Surviving Crooked Lake" bu tarz filmleri sevenlerin hafta sonu tercihlerinden biri olabilir.


11/05/2014


"Life of Crime" Elmore Leonard'ın "The Switch" adlı romanından beyaz perdeye uyarlanan bir kara komedi. Leonard'ın adı zaten bu filmi izlemek için fazlasıyla yeterli! Kendisi Tarantino'nun muhteşem "Jackie Brown" ve Russell Crowe Christian Bale ikilisini biraraya getiren "3:10 To Yuma" filmlerine hayat vermiş edebiyat tarihinin önemli yazarlarından biri...


"Life of Crime" başlangıcından son saniyesine kadar tam bir kara komedi.
Bu özelliği ile bazı suç-severleri hoşnut etmeyebilir. Ama Coen Kardeşler'den hoşlanan bir sinemaseverseniz bu filmi sevme ihtimaliniz (dahi) var!


Filmin kötü adamları, hapisten yeni çıkmış iki ortak Ordell ve Louis. Kaybedecek bir şeyleri olmadığı için bu sefer sığ değil derin denizde boğulmayı tercih ederler. Planları bölgenin en zengin iş adamlarından biri olan Frank Dawson'ın güzeller güzeli eşini kaçırıp, yüklü bir fidye istemektir. Bunun için gruba, Nazi hayranı çatlak Richard'ı da katarak, Dawson ailesini yakın takibe alırlar.


Frank'ın şehir dışına çıkmasını fırsat bilerek, Dawson malikanesine girer ve hiçbir şeyden haberi olamayan Mickey'i güvenle saklayacakları bir yere götürürler. Önceleri neler olduğunu anlamayan Mickey'e kaçırılmasının nedenini anlatmalarından sonra filmin en keyifli kısımları başlar. Özellikle iki ortak arasında baş gösteren anlaşmazlıklar - mesela kadının parmağını kesip kocasına gönderip göndermemeleri gibi- biz izleyenler için hoş bir seyirlik sunuyor.


Ordell'e nazaran çok daha duygusal ve iyi kalpli bir fidyeci olan Louise'in Mickey' karşı bir şeyler hissetmeye başlaması ve bunun sonucunda da kadını korumaya alması, ikili arasındaki gerilimi iyice yükseltir.

Frank ise karısının kaçırıldığı haberini, şehir dışında sevgilisi Melanie ile keyifli vakit geçirirken alır. Melanie için zaten "taş attım da kolum mu yoruldu" durumu oluşmuşken, Frank böyle bir durumda nasıl bir karar alması gerektiğini bilemez. Bir yandan az da olsa karısı için endişelenmekte, bir yandan fidyeyi vermeye tam da yanaşmamaktadır.


Kaçırıldığına mı yoksa kocasının fidyeyi ödememesine mi üzülmesi gerektiğini bilemeyen Mickey, bunun üzerine oyunu daha farklı oynamaya karar verir. O andan itibaren de işler 180 derece değişir.

Kadroda Jennifer Aniston ve Tim Robbins dışında (kendisi dayanılmaz koca rolünde oldukça başarılı) John Hawkes, Yasiin Bey, Isla Fisher, Mark Boone Junior ve Will Forte yer alıyor. IMDB'den 5.8 gibi ortalama bir puan alan film, yukarıda da yazdığım gibi, her zevke değil sadece bu türe ilgi duyanlara hitap ediyor.

İyi seyirler!