Sinema dünyasının Oscar'la birlikte en önemli ödülü sayılan Cannes Film Festivali'nde "En İyi Film" ödülünü aldığından beri çok şey yazıldı çizildi "Kış Uykusu" hakkında...Kimi son derece etkileyici ve yönetmenin en iyi filmi olarak nitelendirirken, kimi fazla sanatsal buldu bu filmi...
Her şeyden önce sinemayla az ya da çok ilgilenen herkes bilir ki, Nuri Bilge Ceylan filmleri kolay filmler değildir. Düşündürür, sorgulatır, izleyenden katılım bekler. Klasik Hollywood filmleri gibi, koltuğunuza gömülüp 90 dakika sonra unuttuğunuz hikayeler yoktur onun filmografisinde.
Belki Anadolu'nun hepimize az biraz yüklediği o misyonu sürdürür Ceylan; yalnız, kendi başına bırakılan, bu muhteşem ve aynı zamanda çaresiz toprakların kaderini paylaşır. Hemen her filminde hissedilen o yalnızlık duygusu aslında bir nevi yansıtmadır.
"Kış Uykusu" da kocaman bir yalnızlıkla açılıyor, kocaman bir yalnızlıkla sonlanıyor.
Emekli oyuncu Aydın'ın hikayesi merkezinde büyüyen ve çevresindeki herkesi bir kara delik gibi içine alan o koca yalnızlık...
Kapadokya'da aileden miras oteli kız kardeşi Necla ve genç karısı Nihal'le işletirken, bu küçük ailenin tabiata ve kendilerine karşı verdikleri o yoğun mücadeleye tanık oluruz.
Hayatları boyunca hep "bir şeyler yapmaya, var etmeye" alışmış insanların bu huylarından vazgeçememesi gibi Aydın da her gün dünyaya yeni bir şeyler katma gayreti içindedir. Bunun için kitaplar okur, araştırmalar yapar, yerel bir gazeteye sosyal içerikli yazılar yazar.
Karısı Nihal de, yıllarıdır kocasının gölgesinde kalan kimliğini, çevrede ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmeye çalışarak kanıtlamaya çalışır. Bunun için çevredeki nüfuzlu insanları yardım kampanyalarına dahil eder, toplantılar düzenler, kendince "işe yaramaya" çalışır bir anlamda...
Bir de Aydın'ın eşinden ayrılmış, hep onu hem İstanbul'ı terk edip Kapadokya'ya yerleşmiş ama her anında bunun pişmanlığını yaşayan -ve yaşatan kız kardeşi Necla var.
İçinde giriştiği sorgulamaların, giderek kendini suçlamalara dönüşmesi Necla'yı mutsuz, huysuz ve agresif bir kadın haline getirir. Bu öyle bir öfkedir ki, Aydın'la keyif alarak yaptıkları entelektüel tartışmaları zamanla karşılıklı suçlamalara dönüştürecek kadar. Birbirlerine yönelttikleri kişisel suçlamalar aslında her birinin içinde yıllardır biriken, söylenmemiş sözlerdir.
Çünkü insan için en kolayı, hataları, mutsuzlukları için başkalarını suçlamaktır. Onlar da bu düşüncenin iç rahatlatan kolaycılığını tercih ederler. Gün be gün birbirlerinden uzaklaşırlarken, bunun, yalnızlıklarını kat be kat arttırdığının farkına bile varmadan...
Çehov'un hikayelerinden esinlenilmiş filmde, uzun uzun bu sorgulamaları izliyoruz. Karşılıklı konuşmalar öylesine etkileyici ve düşündürücü ki, kimi zaman bazı sahneler hiç bitmesin istiyorsunuz.
Aydın ve Necla'nın o küçük sarı ışıklı odada, kitapların gölgesinde yaptıkları tartışmalar bana göre filmin en lezzetli sahneleri. İki dev oyuncu Haluk Bilginer ve Demet Akbağ için bu sahnelerde iyi oynuyor dersek yanlış demiş oluruz çünkü oynamıyor adeta yaşıyorlar.
İki farklı toplumsal sınıfın cahil ama gururlu tarafını canlandıran Nejat İşler ve Serhat Kılıç ise, Kapadokya'nın kurak topraklarında var olmaya, ayakta kalmaya çalışan yerliler olarak muhteşem bir portre çiziyorlar. Özellikle Nejat İşler filmde gözüktüğü süre boyunca sadece bakışlarıyla bile, çaresiz bırakılmış bir insanın nefretini çok güzel anlatıyor beyaz perdede...
Hepsi ortalamanın üzerinde performans çizen oyunculuklar arasında, beni en az etkileyenin Melisa Sözen olduğunu belirtmeliyim. Hüzünlü yüzü evet Nihal'i canlandırmada büyük yardımcı ama oyunculuğunda akmayan bir yön olduğunu düşünüyorum. Kim bilir, belki de bunun sebebi böylesine büyük oyuncular arasında "iyi"nin bile "vasat" haline gelmesidir.
Nuri Bilge Ceylan filmlerini seviyorsanız bu filmi zaten çoktan izlemiş olmalısınız. Eğer daha önce Ceylan'la tanışmadıysanız "Kış Uykusu" bunun için harika bir fırsat çünkü nasıl geçtiğini anlamayacağınız 186 dakikalık bir başyapıt sizleri bekliyor olacak...
Bir kitap okur gibi okudum yorumunuzu.Çok yalın ve akıcı anlatmışsınız. Filmi henüz seyretmedim.Ama hafta sonu mutlaka seyredeceğim.Ve mutlaka size yazacağım.
YanıtlaSil